Denizin Uzun Taçyaprağı’nda Isabel Allende, 20. yüzyılda Avrupa ve Latin Amerika’yı şekillendiren tarihî olayların insani yansımalarını unutulmaz karakterler üzerinden aktarıyor.
Şilili yazar Isabel Allende’nin yepyeni romanı okurlarla buluştu. Büyük keyifle okunan kitap, yazarın ustalıklı kaleminin bir ürünü.
Avrupa savaşların pençesinde kıvranırken Víctor ile Roser, ülkelerinde bir türlü kavuşamadıkları huzur ve barışı şair Pablo Neruda’nın “uzun taçyaprağı” diye tanımladığı Şili’de bulur. Ta ki 1973’te Salvador Allende’yi deviren askerî darbeye kadar…
“Benim hayatım bir dizi deniz yolculuğuyla geçti, bu dünyada oradan oraya dolaştım. Derin köklerim olduğunu bilmeden hep bir yabancı oldum… Ruhum da denizlerde yolculuk etti. Ama bunların üzerine düşünüp taşınmanın yararı yok gibi geliyor bana; bunu çok önce yapmalıydım.”
Sayfa: 376
ISABEL ALLENDE HAKKINDA
1942 yılında Peru’nun başkenti Lima’da doğdu. Ancak birkaç yıl sonra ailesi Şili’ye göç etti. Isabel Allende, amcası Salvador Allende’nin 1973’te öldürülmesinden sonra ailesiyle birlikte Venezuela’ya sığınmak zorunda kaldı. 17 yaşında gazeteciliğe başlayan Allende, bir süre sonra San Francisco’ya yerleşti.
1982’de yayınlanan ilk romanı Ruhlar Evi’ni, 1984’te Aşktan ve Gölgeden, 1985’te Eva Luna adlı romanları, 1989’da Eva Luna Anlatıyor adlı öykü kitabı izledi.
BAZI ESERLERİ
Sonsuz Düzen adlı romanı 1991’de, Paula 1994’te, Kaderin Kızı 1999’da, Sararmış Bir Fotoğraf 2000’de, Yüreğimdeki Ülkem 2003’te yayınlandı. Allende 2002-2004 yılları arasında Canavarlar Kenti, Altın Ejder Krallığı ve Pigmeler Ormanı adlı romanlardan oluşan gençlik üçlemesini kaleme aldı. Allende, gerçekçi bir anlatım ve siyasal bir yaklaşımla büyülü gerçekçiliğin gerçeküstücü geleneğini ustaca kaynaştırdı.