Türkiye’de tarım kesiminin en çok kayırılan ve desteklenen kesim olduğunu söyleyen Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli, çiftçilerin gelirlerinin yüzde 80 oranında arttığını söyledi.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, İzmir programı kapsamında İzmir Medya Platformu ve gazeteciler ile bir araya geldi.
İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger’in de katıldığı programda Bakan Pakdemirli, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
“TARIM KESİMİ EN ÇOK KAYIRILAN KESİM”
Tarım kesiminin kayrıldığını belirten Bakan Pakdemirli, “Tarım kesimi Türkiye’de en çok kayrılan kesimdir ve böyle olması lazımdır. Bu bizim kesimi şımartmaz. Faizlerin sürekli silinmesi, yapılandırılması da bizi çok doğru bir noktaya getirmez. Tarım da en nihayetinde bir ekonomidir.
“ÇİFTÇİLERİN GELİRİ YÜZDE 80 ARTTI”
Son 3,5 senede Türkiye’de gerçekleri görmek istemeyenler, ‘Borçluluk arttı’ diyor. Borçluluk arttı ama Gayri Safi Milli Hasıla da arttı. Yüzde 80 oranında çiftçinin geliri artmış. 2018 yılında çiftçinin hasılaya göre yüzde 52’ye gelmiş borcu bugün yüzde 40’larda.
Bekir Pakdemirli: Çiftçilerin geliri yüzde 80 arttı VİDEO
“ÇİFTÇİMİZ KAZANIYOR, BORÇLARDA AZALMA VAR”
Bunun anlamı şu; çiftçimiz para kazanıyor. Münferit örnekler maksatlı yapılıyor. Tüm sektörlerde bunun örneklerini görmek mümkün. Son 3,5 yılda çiftçimizin geliri artmıştır. Borçlarında azalma vardır.” dedi.
“PAZARLARA YAKINLIK TÜRKİYE’NİN AVANTAJI”
Pandemi nedeniyle dünyanın hiç beklenmeyen bir oranda değiştiğini kaydeden Pakdemirli, “İki yıldır pandemiyle uğraşıyoruz, maskelerden kurtulabilmiş değiliz. Dünya hiç beklemediğimiz kadar değişti. Yeni normaller oluştu. Bundan sonra hem sosyal ilişkiler hem lojistikte çok farklı bir dünyaya doğru gidiyoruz. Dış ticaret evrildi. Pazarlara olan yakınlık meselesi, çok daha önemli hale geldi ve Türkiye burada bir avantaj yakaladı. Atalarımızın söylediği bir şey vardır; düştüğü yerden bir avuç toprakla kalkmak. Türkiye, pandemiyi iyi değerlendirmiş ülkelerden birisidir. Tarımsal büyüme olarak da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde ciddi rekorlara imza attık. 117 milyon tondan 126 milyon tonluk bir bitkisel üretime geldik. Türkiye 25 milyar doların üzerinde ihracat, 7 küsur milyar doların üzerinde bir dış ticaret fazlasıyla hem kendini hem de dünyayı beslemiş bir ülke olma özelliğini ispat etmiş durumda.” dedi.
“TARIM BİR NEVİ SİYASETİN KAYNAĞIDIR”
İzmirlilerin sesinin Ankara’da daha gür duyulması gerektiğini belirten Pakdemirli, “İzmir’den ne kadar çok insanımızı Ankara’ya gönderirsek, İzmirlilerin Ankara’da sesi daha gür duyulur. Düşünce farklılıkları olabilir ama en nihayetinde mesele İzmir’den daha çok insanımızın Ankara’da yer alması meselesidir. Türkiye’de bazı şehirler, bu konuda başarılı ama Egeli kardeşlerim bu konuda biraz geride kalıyor. Daha fazla İzmirli kardeşlerimize Ankara’da sahip çıkmamız lazım. Türkiye 84 milyon vatandaşımızın yaşadığı bir yer. Tarım ve orman 84 milyonu ve 5 milyon çiftçilikle uğraşan vatandaşımızı dolayısıyla aileleriyle birlikte 20 milyonu ilgilendiriyor. Türkiye’de tarım her zaman çok önemli olmuştur. Bir nevi siyasetin de kaynağıdır. Kırsalda bir şeyler yapmak istiyorsanız, siyasetin ana unsurlarından biri olarak görülmüştür. Tarımın stratejik önemde olduğunu ve savunma sanayisi kadar önemli olduğunu söylemiştik.” diye konuştu.
“DESTEKLERİN FAZLA OLDUĞU BİR DÖNEM”
Son yıllarda tarımda safların sıklaştığını ve neticelerinin de alındığını hatırlatan Pakdemirli, “Bu dönemde kuraklık gibi diğer etkilerle de mücadele etmek zorunda kaldık. Bitkisel üretimimiz 118 buçuk milyon tona düştü. Önemli olan üretimin sürdürülebilir bir şekilde devamlılığının sağlanmasıydı. Birçok konuda çiftçimizin yanında olduk. 20 yıl önce desteklerin olmadığı ama müdahale alımlarının olduğu bir dönemdi. AK Parti dönemi ise müdahale alımlarının olmadığı veya daha az olduğu, desteklerin fazla olduğu bir dönem oldu. Destekler, 29 milyar liraya kadar geldi. Piyasada çiftçimizin alın terinin sigortası olmasını sağladık. Desteğin artması ve müdahale alımları rakamsal başarının en önemli unsurlarından biri.” dedi.
“PANDEMİ SONRASI NORMALİZASYON BAŞLAYACAK”
“Çiftçimizi üç koldan kuşattık ama beş koldan kuşatacak şekilde bir gelir koruma sigortası çıkardık.” diyen Bakan Pakdemirli, şunları söyledi:
“Çiftçimiz ürünün diktiği günden itibaren satacağı fiyatı biliyor. Fiyatı da garanti eden bir sistem. Amerika’da olan bir sistem. Önümüzdeki yıl bunu yaygınlaştıracağız. Sözleşmeli üretimle alakalı bir dijital tarım platformu kurduk. Bu konuyla ilgili de yasal düzenleme tekliflerimizi ilettik. Gazi Meclisi’miz de bunlarla alakalı çalışmasını bitirdiği zaman yasalaşacak. Çiftçimizi 5 taraftan kuşatacak bir sistematik içerisinde onları memnun etmeye çalışıyoruz. Bugün itibarıyla dünyada pandemi ile birlikte artan fiyatlar girdilere yansıyor. Tüketici tarafında da bu konuyla ilgili şikayet var. Pandeminin etkileri geçtikten sonra normalizasyon süreci başlayacaktır. Sağlıkla ilgili konularla paralel bir şekilde ilerleyeceğini düşünüyoruz. Dünyadaki emtia fiyatlarıyla ilgili dengesizlikler biraz daha rayına oturur diye düşünüyoruz. Hem lojistik hem gıda üretimi hem emtia fiyatlarında ülkemizde olduğu gibi tüm dünyada problem var. Pandemi etkileri bitince rahatlama bekliyoruz.”
İZMİR’E 22 MİLYARLIK DESTEK YATIRIMI
19 yıllık sürede İzmir’e 22 milyarlık destek yatırımın yapıldığını belirten Pakdemirli, “Tarımsal üretim değeri 19 yılda 8 misli artmış durumda. Kırsal kalkınma desteklerinde 232 milyon lira hibemiz var. Dikili, Kınık, Bayındır ve Bergama’da tarıma dayalı organize sanayi bölgeleri tamamlandı. Orman alanında İzmir’e 155 milyon fidan diktik. Su alanda 20,2 milyar liralık yatırım var. İzmir’in farklılıkları bana göre zenginliktir. İzmir 81 ilden farklı. İzmir’in kozmopolit yapısı farklı bir noktaya geldi. Sıtkı Bey’in açıklaması talihsizdir. Hatadan dönmek de bir erdemdir. Ayrımcılığı doğru bulmuyorum. İzmir’in kendi toprağını bilen her insana gönlümüz de kalbimiz de açık. Bizim her an her saniye müjdemiz var. Yakın zamanda artan mazot ve gübreye yönelik girdi desteği sağlandı. Son dönemdeki en büyük müjdemiz; o oldu. Çiftçimize verilen destek yüzde 15 arttırılmış oldu. Gece çiftçimizin bir derdi var uyuyamıyorsa, bu derdin aynısı bizde var. Bakanlığımızın ışıkları açık ve uyuyamıyoruz demektir. Bu senenin bütçesi 29 milyara çıktı. Çiftçimiz, üreticimizi biz mağdur etmedik.” diye konuştu.
“YÜZDE 47 ORANINDA SÜTE ZAM YAPILDI”
Yem fiyatlarındaki artışa da değinen Pakdemirli, “Türkiye hem ihracat hem de ithalat kapısı açık bir ülke olduğu için dünyadaki fiyatlar yansıyor. Boşta olan fonların da yatırım yapması gibi sebeplerle emtia fiyatları arttı. Son dönemde yaşanılan döviz geçirgenliği ile ciddi artış oldu. Yüzde 47 oranında süte zam yapıldı. Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından besici ve yetiştiricilerimize arpa ve mısır vermeye devam ediyoruz. Bunu ek ve gizli bir destek olarak veriyoruz. Hazine Maliye Bakanlığımız tarafından karşılanan bir sübvansiyon politikası izliyoruz. Tüketicimizin de bunları bir yandan astronomik rakamlara tüketmemesi gerekiyor. Şartların iyileştirilmesi konusunda çalışma yürütülüyor.” diye konuştu.
“YEMEĞİN OLABİLİR AMA O ANDA ERTELE”
Gazetecilerden gelen soru üzerine orman yangınlarının yaşandığı dönemden söz eden Bakan Pakdemirli, şöyle konuştu:
“Yangınlar dönemi ülkemiz için çok sıkıntılı bir dönemdi. Ağırlıklı olarak meteorolojik sebeplerden büyük yangınlar silsilesiyle karşılaştık. Türkiye Cumhuriyet tarihindeki en büyük yangınlarını yaşamak zorunda kaldı. Ben de o günlerde 40 günde eve 1 veya 2 gün girdim. Hem eşinizden hem de çocuklarınızdan geri dönüşler oluyor. Bizim oğlan beni itfaiyeci sanmaya başladı. En son oğlum annesine ‘Bahçede yangın çıkaracağım. Çıkarırsam babam buraya gelir’ demiş. Milletin bir derdi olduğu zaman yöneticilerin yanında olmasını Cumhurbaşkanı’mız bizzat arzu ediyor. Yöneticiler, vatandaşın yanında olduğunda vatandaş kendisini daha rahat hissediyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’na da bu nedenle bir tavsiyede bulundum. Yemeğin olabilir, randevun olabilir ama o anda ertele. Kar küreme araçlarıyla ol, vatandaş, ‘Belediye başkanımız yanımda’ desin. Zor bir durum var. Arkadaşlar gereğini yapıyor, daha sabırlı olmamız lazım. Farklı bir görüntü verildiği zaman vatandaşın zihninde farklı görüntüler oluşuyor.”