
Manolya Apartmanı Davasında Şok Gelişme! Sanıklar Serbest Mi?
Kahramanmaraş'ta 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 35 kişiye mezar olan Manolya Apartmanı davasında 5. duruşma görüldü. Duruşmada yaşanan gelişmeler, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. İstenilen iki bilirkişi raporunun örtüşmesine rağmen, talep edilen üçüncü bilirkişi raporu sonrasında sanıkların adli kontrol cezası kaldırıldı. Bu karar, depremde yakınlarını kaybeden ailelerin tepkisine yol açtı.
Manolya Apartmanı Faciası: Hukuki Süreç Nasıl İşledi?
6 Şubat depremlerinde Kahramanmaraş'ın Onikişubat ilçesinde bulunan Manolya Apartmanı'nın A ve B blokları yerle bir oldu. Bu elim olayda 35 kişi hayatını kaybetti. Olayın ardından başlatılan soruşturma kapsamında savcılık, sorumlular hakkında iddianame hazırladı. İddianamede, aralarında MADO'nun sahibi ve MADO’ya ait Tarhanacı Kafe’nin ortağı A.K., MADO Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve Tarhanacı Kafe’nin ortağı M.S.K. ile Tarhanacı Kafe ortakları A.E. ve M.E.’nin de bulunduğu altı sanık için “Bilinçli taksirle birden fazla kişinin taksirle ölümüne sebebiyet verme” suçundan 2 yıl 8 aydan 22 yıl 6’şar ay hapis cezası talep edildi. Davanın seyrini değiştiren ise bilirkişi raporları oldu.
Bilirkişi Raporları ve Tartışmalı Karar
Dava sürecinde istenilen iki bilirkişi raporu, sanıkların kusurlu olduğuna işaret etti. Ancak mahkeme, talep edilen üçüncü bilirkişi raporu sonrasında sanıkların adli kontrol cezasını kaldırdı. Bu karar, özellikle depremzede aileler tarafından büyük bir hayal kırıklığıyla karşılandı. Aileler, adalet arayışlarının sekteye uğradığını ve sorumluların cezalandırılmadığını düşünüyor.
Türkiye'de Deprem Gerçeği ve Hukuki Süreçler
Türkiye, deprem kuşağında yer alan bir ülke olarak, sık sık doğal afetlerle karşı karşıya kalmaktadır. Bu tür felaketlerde yaşanan can kayıplarının ardından başlatılan hukuki süreçler, kamuoyunun yakından takip ettiği konular arasında yer almaktadır. Deprem davalarında, yapıların inşasında kusuru bulunan müteahhitler, mimarlar, mühendisler ve ilgili kamu görevlilerinin sorumluluğu değerlendirilmektedir. Bu süreçte, bilirkişi raporları büyük önem taşımakta ve mahkemelerin kararını etkilemektedir. Ancak, bilirkişi raporları arasındaki çelişkiler ve yargılama sürecindeki aksaklıklar, adaletin sağlanmasını zorlaştırabilmektedir.
Manolya Apartmanı davasında yaşanan son gelişmeler, Türkiye'deki deprem davalarının karmaşıklığını ve adaletin tecellisindeki zorlukları bir kez daha gözler önüne serdi. Sanıkların adli kontrol cezasının kaldırılması, kamuoyunda büyük bir tartışma yaratırken, depremzede ailelerin adalet arayışı devam ediyor. Bu davanın sonucu, benzer davalar için emsal teşkil edebilir ve Türkiye'deki deprem mevzuatının yeniden gözden geçirilmesine yol açabilir.