Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idamlarının üzerinden 53 yıl geçti. Yazar Erdal Öz'ün 1971'de Mamak Askeri Cezaevi'nde tutukluyken yaptığı ve daha sonra "Deniz Gezmiş Anlatıyor" adıyla yayımlanan o unutulmaz söyleşi, Gezmiş'in yaşamına, mücadelesine ve idamla yüzleşmesine ışık tutuyor. Bugün, Gezmiş'in 25 yaşında hayata veda edişinin yıl dönümünde, o söyleşideki derin anlamları ve Gezmiş'in düşüncelerini yeniden hatırlıyoruz.
Ölümle Yüzleşme: Bir Devrimcinin Duruşu
Deniz Gezmiş, idam sehpasına giderken bile bir eyleme gider gibi hazırlıklıydı. Erdal Öz'e o anları şöyle anlatmıştı: "Asılma günü gelip çatınca, o sevdiğim giysilerimi giyeceğim. Postallarımı, parkamı. Beyaz ölüm gömleğimi giydirmek isteyecekler, giymeyeceğim. Kesin direneceğim ve giymeyeceğim. Öyle her zamanki gibi, eyleme gidiş tavrımla gideceğim darağacına." Bu sözler, Gezmiş'in ölüm karşısındaki sarsılmaz duruşunu ve inancını açıkça gösteriyor.
Gezmiş, yakalandığı o zorlu anları, pusuyu ve çaresizliği de tüm açıklığıyla aktarıyor. Çukurun içinde, mermiler altında geçen o anlarda ölümü düşündüğünü, ancak bir devrimcinin nasıl ölmesi gerekiyorsa öyle ölmesi gerektiğini anladığını belirtiyor. O anlarda aklına gelen Mayakovski'nin dizeleri, Gezmiş'in düşüncelerini özetler nitelikte: "Susun artık konuşmacılar, savdınız sıranızı. Söz şimdi mavzer arkadaşta, şimdi o konuşacak."
Anılar ve Gelecek Umudu
Ölümle burun buruna geldiği o anlarda Gezmiş'in zihninden geçenler, onun insani yönünü ve geleceğe dair umutlarını ortaya koyuyor. Çocukluk anıları, sevgilisiyle yaşadığı güzel günler, üniversite çatışmaları... Tüm bunlar, Gezmiş'in hayatının bir film şeridi gibi gözünün önünden geçmesine neden oluyor. Ancak en önemlisi, Gezmiş'in insanlığın geleceğine duyduğu inanç ve bilimin insanlığa getireceği güzelliklere olan umudu. Bu umut, Gezmiş'e ölüm karşısında direnme gücü veriyor.
Gezmiş, idamla ilgili düşüncelerini de açıkça dile getiriyor. İdamın kaçınılmaz olduğunu bildiğini, ancak bundan korkmadığını söylüyor. Bir devrimcinin idama bir mitinge gider gibi gitmesi gerektiğini ve bu duruşun gelecek nesillere umut vereceğini vurguluyor. Hatta kendi idamını şöyle tasvir ediyor: "Önce gidip orada oturacak, bir sigara yakacağım. Sonra demli güzel bir çay içeceğim. Ha, bak, Rodrigo'nun o ünlü gitar konçertosunu dinlemek isterim orada."
"Aslolan Düşüncedir"
Deniz Gezmiş'in en önemli mesajı, düşüncenin ve mücadelenin önemine vurgu yapmasıdır. İdam sehpasına giderken bile, "Burada ölen yalnızca bedenimdir; ki zaten ölümlüydü, ölecekti. Ama düşüncemi öldüremeyeceksiniz. Düşüncem yaşayacak," diye haykırıyor. Gezmiş'e göre, asıl olan düşüncedir ve bağımsızlık mücadelesi asla bitmeyecektir. Bu düşünce, Gezmiş'e ölüm karşısında büyük bir cesaret veriyor.
Deniz Gezmiş'in idamının 53. yılında, onun düşüncelerini ve mücadelesini bir kez daha hatırlıyoruz. Gezmiş'in ölüm karşısındaki dik duruşu, geleceğe dair umutları ve düşüncenin önemine yaptığı vurgu, bugün de bize ilham vermeye devam ediyor. Onun mirası, bağımsızlık ve adalet mücadelesinde yolumuzu aydınlatmaya devam edecek.