Eski Ramazan Davulcularının Büyüsü
Ramazan denilince akla gelen en özgün geleneklerden biri, şüphesiz davulcuların sahur vakitlerinde sokakları dolduran sesleriydi. Ancak bugünün davulcuları, geçmişin o sanatkâr ruhlu, maniler söyleyen ve mahalle halkıyla sıcak bağlar kuran davulcularından oldukça farklı. Eski Ramazan davulcuları, yalnızca uyandırmakla kalmaz, aynı zamanda bir kültür taşıyıcısı rolü üstlenirdi.
Davulcunun Sanatı ve Mahalle Kültürü
Çocukluğumuzun davulcuları, iri yapıları ve kocaman davullarıyla dikkat çekerdi. Sadece tekdüze bir ritim değil, bızbız adı verilen çubuklarla ara sesler ekleyerek adeta bir müzik şöleni sunarlardı. Safur vaktinde yavaş yavaş gezer, mahalle sakinlerini incitmeden uyandırırlardı. Pencerelerden kendisini görmek için sıraya giren çocuklar, davulcunun gelişini heyecanla beklerdi.
- Maniler: Her evin önünde farklı maniler söyler, bahşişi hak ederdi.
- Zamanlama: Tam vaktinde gezer, mahallelinin uyku düzenine özen gösterirdi.
- Saygı: Davulcu, mahallede saygı gören bir figürdü, çocuklar ona hayranlıkla bakardı.
Geleneklerin Yok Oluşu ve Modern Zamanlar
Ne yazık ki bugün, Ramazan davulculuğu bir meslek olmaktan çıkıp geçici bir iş haline geldi. Davulcular, sahurdan saatler önce çıkarak, insanların uykusunu bölmekle eleştiriliyor. Eski maniler unutuldu, davulcuların mahalleyle kurduğu sıcak ilişki kayboldu. Kahvehanede konuştuğumuz Kör Hasan’ın dediği gibi, "Eskiden bahşiş hak edilirdi, şimdi kırıntı parayla geçinmeye çalışıyorlar."
Gelenekler, toplumları bir arada tutan en önemli unsurlardan biridir. Ramazan kültürü de bu bağlamda büyük önem taşır. Ancak modern hayatın getirdiği değişimler, bu güzel gelenekleri yok etti. Bir zamanlar davulcularla şenlik yaşardık, şimdiyse onlar yalnızca birer anı oldu.