Ev Mahremiyeti Nereye Kayboldu? Kadınlara Özel Alanlar Neden Unutuldu?
Gündem

Ev Mahremiyeti Nereye Kayboldu? Kadınlara Özel Alanlar Neden Unutuldu?


21 May 20255 dk okuma4 görüntülenmeSon güncelleme: 21 May 2025

Günümüzde kentsel dönüşüm konuşulurken, aslında çok daha derin bir dönüşüm yaşadığımızı unutuyoruz: Kültürel dönüşüm. Köyden kente göçlerle birlikte, mahalle ve semt mahremiyetini kaybettik. Peki, ecdadımız bu konuda ne gibi önlemler almıştı ve biz nelerden vazgeçtik?

Mahalle Kültürü: Bir Yaşam Biçimi

Mahalle, sadece bir coğrafi konum değil, aynı zamanda bir kültür ve gelenek ifadesiydi. Her mahalle, kendine özgü bir yaşam biçimi sunardı. Bir kişi, semtini söylediğinde, onun hayata bakışı, dünya görüşü ve ilişkileri hakkında ipuçları verirdi. Örneğin, Üsküdarlı olmak camileri, tekkeleri akla getirirken, Tophaneli olmak gözünü budaktan sakınmamayı ifade ederdi. Bu durum, mahalle kültürünün kimliğimizi nasıl şekillendirdiğinin en açık göstergesiydi.

Mesken Mahremiyeti: Her Şeyin Temeli

Mesken mahremiyeti, tüm bu kültürel değerlerin temelini oluştururdu. Hayatın mayası meskene dayanırdı. Yaşam prensipleri burada şekillenir, kültürel kodlar burada kazandırılırdı. Mesken, sadece barınılan bir yer değil, aynı zamanda bir "Değerler Merkezi"ydi. Bu nedenle, şer rüzgarlardan korunması hayati önem taşırdı. Eski evlerin yüksek bahçe duvarları, kapı tokmakları bile bu mahremiyetin birer sembolüydü.

Meskeni ifade eden yapıların özellikleri ise o medeniyetin ipuçlarını verir. İnancını, kültürünü, değerlerini, sabitelerini, zihniyetini, hayata bakışını ve iş tutuşunu ortaya koyar. Eski evlerimizin yüksek bahçe duvarlarının mahremiyeti korumak açısından ne ifade ettiği üzerinde düşünmeliyiz. Aynı şekilde kapıların üzerine konulan büyük ve küçük olmak üzere gelenin kullandığı iki tokmak demirinin anlamı da hayata bakışımız açısından mühimdir. Büyük demir halkanın tıklatılması gelenin erkek olduğunu simgelendiğinden içeride bulunan kadınların dış esvaplarını üzerine almasını hatırlatırken küçük demirin tıklatılması bu telaşenin olmadığını gösterir zira gelenin hanım olduğunu belirtir. Sadece bu bile mesken ve mahremiyetin ne kadar önemsendiğinin en bariz delilidir. Meskenlerimizi biz inşa ederiz ancak mesken kültürü de bizi ve çocuklarımızı yapılandırır.

Makarr-ı Nisvan: Kadınlara Özel Alanlar

Makarr-ı Nisvan, unutulmaya yüz tutmuş bir kavramdır. Kadınların tesettüre girmeden serbestçe bulunabildikleri, komşular tarafından görülmeyen özel alanlardı. Bu alanlarda kadınlar, günlük işlerini hiçbir kaygı taşımadan yapabilir, hemcinsleriyle eğlenebilirlerdi. Komşular, Makarr-ı Nisvan tarafına pencere veya kapı açamaz, rahatsızlık verecek bir tutum sergileyemezlerdi. Aksi takdirde, mahkeme kararıyla taşınmaya mecbur bırakılırlardı.

Modernleşmeyle birlikte, yüksek duvarlı avluların yerini bitişik nizam evler ve sanduka kadar balkonlar aldı. Yan dairede yaşanan her şey duyulur oldu. Bu durum, ya aşırı kasılmaya ve psikolojik sorunlara yol açtı ya da mahremiyet perdesini tamamen yırtarak her özel hali alenileştirdi.

Sonuç olarak, semt, mahalle ve mesken mahremiyetinden uzaklaşıp "özçekim" meftunu bir nesil haline geldik. Acaba hangi kültür darbeleri bizi bu noktaya getirdi? Kaybettiğimiz değerleri yeniden hatırlamak ve mahremiyet bilincini yeniden inşa etmek, daha sağlıklı ve huzurlu bir toplum için elzemdir.