24 Nisan 2025 Perşembe

Gazeteci Fatıma'nın Acı Kaderi! Cannes Hayali Yarım Kaldı

Filistinli sanatçı ve foto muhabiri Fatıma Hassouna'nın acı hikayesi, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarıyla bir kez daha gün yüzüne çıktı. Önümüzdeki ay Cannes Film Festivali'nde prömiyeri yapılacak bir belgeselde yer alan Hassouna, ne yazık ki festivali göremeden, dokuz aile üyesiyle birlikte hayatını kaybetti. Hassouna'nın ölümü, sanat dünyasında büyük bir üzüntüye yol açarken, İsrail'in gazetecilere yönelik hedefli saldırıları bir kez daha gündeme geldi.

Fatıma'nın Cannes Hayali

İranlı yönetmen Sepideh Farsi tarafından çekilen "Ruhunu Avucunun İçine Al ve Yürü" isimli belgeselde, Fatıma Hassouna Gazze'deki yaşamı kendi kamerasından anlatıyordu. Yönetmen Farsi, Hassouna'nın ölümünün ardından yaşadığı şoku dile getirerek, "Onun artık var olmadığına inanamıyorum. Bu haberi içselleştiremiyorum, hazmedemiyorum" dedi. Farsi, belgeselin Cannes Film Festivali'nde prömiyerinin duyurulmasından sadece 24 saat sonra Fatıma'nın hedef alınarak öldürülmesine dikkat çekti. Bu durum, akıllara bazı soru işaretleri getiriyor. Acaba Fatıma, çektiği fotoğraflarla yaşananları belgelemesi ve bu zamanlama nedeniyle mi hedef alındı?

Ölmeden bir gün önce Fatıma ile konuştuğunu belirten Farsi, "Filmin Cannes'a seçildiğini söyledim ve kendisini filmi birlikte sunmak için davet ettim. Çok mutlu oldu ve festivalden sonra Gazze'ye dönme şartıyla gelebileceğini söyledi. Bana, 'İşgalci İsrail bizi Filistin'den çıkarmak istiyor ama biz çıkmayacağız. Film için geleceğim, sonrasında geri döneceğim' dedi. Ona bir davetiye gönderdim ve kendisi için resmi vize başvuru sürecini başlatmıştık" şeklinde konuştu.

Gazze'deki Gözü Olacaktı

Yönetmen Sepideh Farsi, 7 Ekim'de başlayan İsrail saldırılarıyla ilgili egemen medyada Filistinlilerin bakış açısının eksik olduğunu fark ettiğini ve bu nedenle o sesi aramaya başladığını ifade etti. Fatıma ile tanışma hikayesini ise şöyle anlattı: "Bu yüzden Kahire'ye gittim. Refah'tan geçerek Gazze'ye ulaşmak istiyordum ama yollar zaten kapanmıştı. Kahire'de Filistinli mültecilerle röportaj yapmaya başladım. Onlardan biri Kuzey Gazze'de yaşayan genç bir fotoğrafçıdan bahsetti. Bizi tanıştırdığında ilk video görüşmemizden itibaren çekim yapmaya başladım. Gazze'deki gözüm olacağını biliyordum ve gerçekten de öyle oldu."

Fatıma'nın Mirası Yaşayacak

Fatıma Hassouna, ölmeden önce sosyal medya hesabına "Eğer öleceksem, ses getiren bir ölüm olsun" ifadelerini yazmıştı. Ölümünün ardından dünya çapında anılan Hassouna'nın adını yaşatmak için elinden geleni yapacağını belirten Farsi, "Aslında, başlangıçtan itibaren ona bir fotoğraf sergisi düzenlemek için elimden geleni yapacağımı söylemiştim. Festivallerdeki gösterimlerde yapmayı planlıyordum. Şimdi de elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağım. Filmde de hayatının son bir yılına ışık tutmaya çalıştım" dedi.

Yönetmen Sepideh Farsi, Fatıma Hassouna'yı şu sözlerle anlattı:

  • "Onunla tanıştığımda 24 yaşındaydı, bir ay önce 25 yaşına girmişti. Gazze dışına hiç çıkmamıştı. Dünyayı gezmeyi hayal ediyordu, çok meraklıydı ama hiç fırsat bulamadı."
  • "Film, bizim vizyonlarımızı, deneyimlerimizi, hayatlarımızı bir araya getiriyor. Onun hayatı, Gazze'de sıkışıp kalmış, dünyayı görmek isteyen, kendi hikayesini ve Filistinlilerin yaşadıklarını Gazze'den dışarıya taşımak için elinden geleni yapan genç bir Filistinli."
  • "Benim hayatım ise, kendi ülkeme dönme şansı olmayan, 16 yıldır hakkımda tutuklama emri olduğu için İran'a gidemeyen birisiyim. Ben ülkemin dışında sürgün olarak yaşıyorum, o ise bombalar altında ülkesinde sıkışıp kalmıştı. Vizyonlarımızı ve bakış açılarımızı paylaştık. Bazen aynı noktalarda buluştuk, bazen de ayrıldık. Bu da filme derinlik kazandırdı."

Fatıma Hassouna'nın hikayesi, Gazze'de yaşanan insanlık dramının ve gazetecilerin karşı karşıya kaldığı zorlukların bir sembolü haline geldi. Onun adını yaşatmak ve sesini duyurmak, hepimizin sorumluluğundadır.

İlgili Haberler