İran Düşüşte mi? Molla Rejiminin Çöküş Senaryoları!
Gündem

İran Düşüşte mi? Molla Rejiminin Çöküş Senaryoları!


23 June 20255 dk okuma29 görüntülenmeSon güncelleme: 12 July 2025

İsrail-İran arasındaki gerilim, Ortadoğu'da derin ve sarsıcı politik sonuçlar doğurmaya aday. Binlerce yıllık devlet geleneğine sahip İran, tarih boyunca varlığını koruyarak bölgedeki dengeleri belirlemiştir. Ancak son dönemde yaşanan gelişmeler, İran'ın benzeri görülmemiş bir krizle karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Askeri komuta kademesine yönelik eşi benzeri görülmemiş darbeler, ülkedeki değişim rüzgarlarını daha da şiddetlendiriyor. Bu nedenle, İran'daki gelişmelerin objektif bir şekilde analiz edilmesi büyük önem taşıyor.

İran-ABD İlişkilerinin Dönüm Noktası: Tahran Büyükelçiliği İşgali

İran-ABD ilişkilerinde kırılma noktası olarak kabul edilen 4 Kasım 1979'da, Humeyni destekçisi bir grup üniversite öğrencisi, Şah Rıza Pehlevi'nin iadesini talep etmek amacıyla Tahran'daki ABD Büyükelçiliği'ni işgal etti. 444 gün süren bu rehine krizi, 20 Ocak 1981'de son bulsa da, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin kopmasına neden oldu. Humeyni'nin ABD'yi "Büyük Şeytan" ilan etmesi ve İsrail'i "Küçük Şeytan" olarak tanımlaması, bölgedeki gerilimi daha da tırmandırdı. İsrail'in yok edilmesi ve Filistin'in özgürleştirilmesi amacıyla "Büyük Kudüs Ordusu"nun temelleri bu dönemde atıldı.

Irak Savaşı ve İran-Suudi Arabistan Rekabeti

İran İslam Devrimi'nin etkileri, özellikle Şii nüfusun yoğun olduğu Irak'ta hissedildi. Saddam Hüseyin rejimi, İran'ın artan etkisini bir tehdit olarak görerek 22 Eylül 1980'de İran'a saldırdı. Sekiz yıl süren bu savaş, her iki taraftan yaklaşık 1 milyon insanın hayatını kaybetmesine ve 200 milyar dolarlık bir ekonomik kayba yol açtı. 1987'de Mekke'de yaşanan olaylar ise İran-Suudi Arabistan arasındaki rekabeti su yüzüne çıkardı. İranlı hacı adayları ile Suudi güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada 402 kişi hayatını kaybetti. Bu olay, İran'ın Körfez'deki Şii nüfusu üzerindeki etkisini artırma çabaları ile Suudi Arabistan'ın bu durumu engelleme girişimlerinin bir yansımasıydı.

İran'ın Bölgesel Tasfiye Süreci ve Gelecek Senaryoları

İran'ın bölgesel tasfiye süreci, 3 Ocak 2020'de Kasım Süleymani'nin öldürülmesiyle başladı. Süleymani'nin ölümü, İran'ın bölgesel yayılmacı stratejisine önemli bir darbe vurdu. Ardından, Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin helikopter kazasında hayatını kaybetmesi, bu sürecin devam ettiğine dair mesajlar içeriyordu. İran'ın bölgedeki vekil güçleri olarak bilinen Hizbullah, Hamas, Husi Hareketi gibi örgütler de bu süreçten olumsuz etkilendi. İsrail'in bu örgütlere yönelik operasyonları, İran'ın bölgedeki etkisini önemli ölçüde azalttı.

Savaş, İran'ı kaçınılmaz olarak değişime zorluyor. İsrail'in İran devlet sistemine sızmış olması ve ülkeyi belirli bir düzeyde kontrol altına almış olması, İran'ın askeri olarak zayıflamasına ve psikolojik üstünlüğünü kaybetmesine neden oldu. Bu durum, İran'ın nükleer anlaşmayı kabul etmesi veya askeri bir müdahale ile rejim değişikliğine gitmesi gibi senaryoları gündeme getiriyor. İran'da dini lider Hamaney'in etkisinin azaltılması ve eyalet sisteminin özerk federatif bir yapıya kavuşturulması da olası gelişmeler arasında yer alıyor.

Sonuç olarak, İran'daki değişim süreci, sadece ülkenin iç dinamiklerini değil, aynı zamanda bölgesel ve küresel güç dengelerini de etkileyecek. İran'ın geleceği, emperyalist saldırılar veya geleneksel politikaların ötesinde stratejik değişimlere bağlı olacak. Bu nedenle, İran'daki gelişmelerin yakından takip edilmesi ve olası senaryolara hazırlıklı olunması büyük önem taşıyor.