
Ortadoğu'da Barış Umudu: Savaş Yerine Diyalog Başlıyor mu?
Ortadoğu, karmaşık dinamikleri ve sürekli değişen güç dengeleriyle dünyanın en kritik siyasi sahnelerinden biri olmaya devam ediyor. Özellikle İsrail ve İran arasındaki gerilimler, Amerika'nın rolü, Körfez ülkelerinin tutumu ve Türkiye'nin stratejik konumu, bölgesel barış ve istikrarı doğrudan etkiliyor. Suriyeli gazeteci Sarkis Kassargian, bu kritik dönemi ve bölge ülkelerinin politikalarını derinlemesine değerlendiriyor. Kassargian'a göre, ateşkesin ardından müzakere kaçınılmaz. "Ortadoğu'da ateşkesin ardından müzakere kaçınılmaz; çünkü artık herkes biliyor ki bu savaşın büyümesi sadece bölgeyi değil, tüm dünyayı yakar. İran çökerse alevler Hürmüz'den Avrupa'ya kadar yayılır" diyor.
Ateşkes ve Müzakere Süreci: Neler Bekleniyor?
Kassargian, ateşkesin kaçınılmaz olduğunu ve ardından müzakerelerin başlayacağını öngörüyor. İsrail'in bu savaşı tek başına sonuçlandıramayacağını, Amerika'nın desteğine ihtiyaç duyduğunu belirtiyor. Amerika'nın bu savaşa dahil olması, İsrail'i memnun ederken, aynı zamanda Trump'ın "Amerika güçlüdür" imajını pekiştiriyor. Ancak Kassargian, İran'ın köşeye sıkışması durumunda bölgenin tamamen alev alabileceği uyarısında bulunuyor. İran'ın Hürmüz Boğazı'nı kapatması gibi adımlar, bölgeyi ateş çemberine çevirebilir.
Katar saldırısı öncesinde yaşanan hareketliliğe değinen Kassargian, Birleşik Arap Emirlikleri ve diğer bölge ülkelerinin saldırıdan saatler önce havaalanını kapattığını ifade ediyor. Saldırıda 13 füze atıldığını, ancak 12'sinin vurulduğunu belirtiyor. Katar'dan aldığı bilgilere göre, Amerikalılar üssü boşaltmıştı. Bu durum, kontrollü bir hedefleme veya bildirilmiş bir hedefleme olabileceği izlenimini yaratıyor. Amerika'nın İran'ın nükleer programını vurması ve İran'ın misilleme yapmasıyla, diyalog zemini hazırlanmış gibi görünüyor.
Amerika Neden Diyalog İstiyor?
Amerika'nın diyalog ve müzakere sürecini başlatma isteğinin birkaç nedeni var. Öncelikle, Körfez ülkeleri Amerika'ya savaşın daha da büyümemesi için baskı yapıyor. Bu savaşın bölgedeki etkileri, Körfez ülkeleri için çok vurucu olabilir. İkincisi, İran'ın tansiyonu yükselterek Hürmüz Boğazı'nı kapatması veya Husi'ler aracılığıyla petrol tankerlerini hedeflemesi durumunda, petrol fiyatlarında büyük bir patlama yaşanacak ve bu durum tüm dünyayı etkileyecektir. Korona dönemi gibi bir enflasyon ve tedarik zincirlerinin kırılması, dünyayı yeni bir soruna sokacaktır. Üçüncüsü, İsrail'in de bu durumdan büyük zarar görmesi. Kassargian'a göre, İsrail'in İran'la savaşmasının maliyeti günlük yaklaşık 2 milyar dolar. Ayrıca, İsrail'in turistik bir ülke olması nedeniyle turist gelmiyor ve hava sahası kapalı. İran'ın geceleri yaptığı saldırılar, İsraillilerin her gece sığınaklara koşmasına neden oluyor ve bu da psikolojik baskı yaratıyor.
İran'ın devlet yapısı ve istihbarat operasyonlarının etkisine değinen Kassargian, İsrail ve Batı'nın İran'ı tam olarak anlayamadığını belirtiyor. İran'ın görünüşte bir kurumlar devleti gibi görünse de, derin bir devlet sistemi de bulunuyor. Bu derin devlet, İran Devleti'ni hızlıca şekillendirebilir. Bu nedenle, istihbarat operasyonları kısa vadede etkileyici olsa da, uzun vadede o kadar da etki yaratmayabilir.
Türkiye'nin Rolü ve Ortadoğu'daki Konumu
Türkiye'nin bu süreçteki tutumunu değerlendiren Kassargian, Türkiye'nin kendisini sıkışmış hissettiğini ifade ediyor. Türkiye'nin İsrail'e karşı söylem olarak karşıtlığını devam ettirdiğini, ancak saldırıların arkasında Amerika'nın olduğunu ve Amerika'nın bu konuda hiç eleştirilmediğini belirtiyor. Eğer Türkiye gerçek bir tavır sergilemek isteseydi, öncelikle Amerika'ya İsrail'e baskı yapması gerektiğini söylemeliydi. Ancak bunu yapamadı. Kassargian, Trump'ın diplomatik bir figür olmaması nedeniyle Türkiye'nin bu konuda zorlandığını vurguluyor.
Türkiye'nin İran ile ilişkileri ve bu ilişkilerin ekonomik boyutuna değinen Kassargian, Türkiye'nin İran'da rejim değişikliği olmasını isteyen bir ülke olduğunu düşünmediğini belirtiyor. Türkiye, İran'dan elde ettiği enerji tedariki ve karları göz önünde bulundurarak, İran'ın yaptırımlara direnmesi için Türkiye üzerinden ticaret yapmasına izin veriyor ve bu durumdan gelir elde ediyor. Ayrıca, İran'ın yaptırımlardan önce Batı'nın gözbebeği olduğunu ve birçok şirketin İran'dan çıkıp Türkiye'ye geldiğini hatırlatıyor. Batı ile uyumlu bir İran, bu yatırımları geri getirebilir ve bu durum Türkiye'nin hem jeopolitik hem de ekonomik anlamda etkilenmesine neden olabilir.
Ortadoğu'da barışın sağlanması için diyalog ve müzakere süreçlerinin başlatılması büyük önem taşıyor. Bölgedeki aktörlerin çıkarlarını koruyarak, gerilimleri azaltacak ve istikrarı sağlayacak adımlar atılması gerekiyor. Aksi takdirde, savaşın büyümesi sadece bölgeyi değil, tüm dünyayı olumsuz etkileyebilir.