Türkiye'de işsizlik sorunu giderek derinleşiyor. TÜİK'in açıkladığı resmi rakamlar her ne kadar düşüş gösterse de, DİSK-AR'ın yaptığı analizler işsizliğin gerçek boyutunu gözler önüne seriyor. Geniş tanımlı işsiz sayısı 11 milyon 730 bine ulaşarak rekor seviyelere yaklaştı. Bu durum, işsizlikteki artışın aslında çok daha vahim olduğunu gösteriyor.
İşsizlikte Derinleşen Uçurum
DİSK-AR'ın raporuna göre, dar tanımlı işsizlik ile geniş tanımlı işsizlik arasındaki fark giderek açılıyor. Mart 2023'te dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 10,1 iken, geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 22,4 seviyesindeydi. Ancak Mart 2025'e gelindiğinde bu tablo daha da kötüleşti. Dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 7,9'a gerilerken, geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 28,8'e yükseldi. Bu durum, işsizliğin sadece resmi rakamlarda azaldığını, gerçekte ise büyük bir artış yaşandığını gösteriyor.
Bu artışın temel nedenleri arasında zamana bağlı eksik istihdam, ümitsiz işsizler, iş aramayıp çalışmaya hazır olanlar ve iş arayan ancak hemen çalışmaya başlayamayacak olanların sayısındaki artış yer alıyor. DİSK-AR, bu durumu "Geniş tanımlı işsiz sayısındaki artışın sebebi zamana bağlı eksik istihdam ve ümitsiz işsizler ile iş aramayıp çalışmaya hazır olanları, iş arayan ancak hemen çalışmaya başlayamayacak olanları kapsayan potansiyel işgücü sayısındaki artıştır" şeklinde açıklıyor.
Kadın İşsizliğindeki Endişe Verici Artış
Kadın işsizliği, Türkiye'deki işsizlik sorununda ayrı bir öneme sahip. Mart 2025'te mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsizlik oranı erkeklerde yüzde 6,5 iken, kadınlarda yüzde 10,6 olarak gerçekleşti. Geniş tanımlı işsizlik ise erkeklerde yüzde 23,1 iken, kadınlarda yüzde 38,2 olarak hesaplandı. Bu durum, kadınların iş bulma konusunda erkeklere göre çok daha fazla zorlandığını gösteriyor.
Geniş tanımlı işsizlikteki bu farkın 15,1 puana çıkması, kadınların işgücü piyasasındaki dezavantajlı konumunu daha da belirginleştiriyor. Mart 2025 itibarıyla kadınlarda geniş tanımlı işsiz sayısı 5 milyon 813 bin iken, erkeklerde 5 milyon 916 bin olarak ölçüldü. Bu rakamlar, kadınların işsizlik sorunundan ne kadar etkilendiğini açıkça ortaya koyuyor.
İşsizlik Ödeneğinden Yararlanma Oranı Düşük
TÜİK'in resmi dar tanımlı işsiz sayısı 2 milyon 807 bin kişi olmasına rağmen, İŞKUR verilerine göre Mart 2025'te işsizlik ödeneği alabilenlerin sayısı sadece 473 bin 626. Bu da resmi işsizlerin sadece yüzde 14,9'unun işsizlik ödeneği alabildiği anlamına geliyor. Geriye kalan 2,3 milyon işsiz ise işsizlik ödeneğinden yoksun durumda.
DİSK-AR, bu durumun nedenini "İşsizlik ödeneğinden yararlanma koşullarının ağır olması ve işsizlik sigortası kaynaklarının amacı dışında kullanılması sebebiyle işsizlerin büyük çoğunluğu işsizlik ödeneğinden yararlanamıyor" şeklinde açıklıyor. İşsizlik ödeneğinden yararlanma koşullarının zorluğu ve işsizlik sigortası fonlarının farklı amaçlarla kullanılması, işsizlerin büyük bir kısmının bu haktan mahrum kalmasına neden oluyor.
Sonuç
Türkiye'deki işsizlik sorunu, resmi rakamların ötesinde derin ve karmaşık bir yapıya sahip. DİSK-AR'ın analizleri, işsizliğin gerçek boyutunun çok daha büyük olduğunu ve özellikle kadınların bu sorundan daha fazla etkilendiğini gösteriyor. İşsizlik ödeneğinden yararlanma oranının düşüklüğü ise işsizlerin yaşadığı zorlukları daha da artırıyor. Bu nedenle, işsizlik sorununa yönelik daha kapsamlı ve etkili politikaların hayata geçirilmesi büyük önem taşıyor. Aksi takdirde, işsizlik sadece ekonomik bir sorun olmaktan çıkıp, sosyal ve toplumsal sorunlara da yol açabilir.