
Türkiye'nin Bor Madeni Kaderi: Kâr Neden Başkasının?
Türkiye, dünya bor rezervlerinin %73'üne sahip olmasına rağmen, bu zenginliğin getirilerinden yeterince faydalanabiliyor mu? "Bor bizimse, neden kâr başkasının?" sorusu, ülkenin bor madeni politikalarını ve stratejilerini derinlemesine sorgulamayı gerektiriyor. Eti Maden'in Varlık Fonu'na devredilmesiyle başlayan süreç, bor madeninin işletilmesi ve değerlendirilmesi konusunda önemli tartışmaları beraberinde getiriyor. Bu yazıda, Türkiye'nin bor madeni potansiyelini nasıl daha etkin kullanabileceğine ve geleceğe nasıl taşıyabileceğine odaklanacağız.
Eti Maden ve Bor Stratejisi
Eti Maden, Türkiye'nin bor madeni sektöründeki en önemli aktörlerinden biriydi. Ancak, 2017'de Varlık Fonu'na devredilmesiyle birlikte, kurumun işleyişi ve denetimi konusunda soru işaretleri ortaya çıktı. Sayıştay denetiminden muaf tutulması ve TBMM denetiminden uzak bir yapıya kavuşturulması, kamuoyunda tartışmalara neden oldu. 2840 sayılı yasa, bor, uranyum ve toryum gibi madenlerin sadece devlet eliyle aranması ve işletilmesini öngörse de, uygulamada taşeronluklar ve alt şirketler aracılığıyla bu hükmün delindiği görülüyor. Bu durum, Türkiye'nin bor stratejisi ve kamu yararının gözetilmesi konularında ciddi endişeler yaratıyor.
Bor Madeni: Strateji ve Gelecek
Bor, sadece bir maden değil, aynı zamanda enerji güvenliği, savunma sistemleri ve teknolojik üstünlük için stratejik bir öneme sahip. ABD, Çin ve Rusya gibi ülkeler, bor madenini bu amaçlarla kullanarak rekabet avantajı elde etmeye çalışıyorlar. Türkiye ise, bor madenini ham madde olarak ihraç etmekle yetinirken, yüksek teknoloji ürünlerini ithal etmek zorunda kalıyor. Bu durum, katma değerin büyük ölçüde yurt dışına gitmesine neden oluyor. Türkiye'nin bor madeni stratejisini yeniden değerlendirmesi ve katma değerli ürünler üretmeye odaklanması gerekiyor.
Üniversiteler ve Bilimsel Araştırmalar
Türkiye'de 209 üniversite bulunmasına rağmen, bor teknolojileri üzerine çalışan üniversite sayısı oldukça sınırlı. Bilimsel akıl olmadan, yeraltı zenginlikleri başkalarının sermayesine hizmet etmekten öteye gidemiyor. Bor stratejik bir öneme sahipse, üniversitelerin de bu stratejinin bir parçası olması gerekiyor. Bor madenini işlemek için sadece kazma değil, aynı zamanda laboratuvarlar ve bilimsel araştırmalar da şart. Türkiye'nin bor zenginliği, vizyonsuzluk, ihmal ve bilgisizlik nedeniyle toprağın altında gömülü kalmaya devam ediyor. Üniversitelerde bor teknolojileri üzerine uzmanlaşmış araştırma merkezleri kurulmalı ve Ar-Ge programları desteklenmelidir.
Türkiye ne yapmalı?
- Eti Maden yeniden yapılandırılmalı ve Varlık Fonu'ndan çıkarılmalıdır.
- 2840 sayılı yasa güçlendirilmeli ve denetim mekanizmaları etkinleştirilmelidir.
- Üniversitelerde bor teknolojileri üzerine araştırma merkezleri kurulmalıdır.
- Bor, savunma sanayiinden temiz enerjiye kadar stratejik alanlarda katma değerli ürünlere dönüştürülmelidir.
Türkiye'nin bor madeni potansiyelini değerlendirebilmesi için, milli bir stratejiye, bilimsel araştırmalara ve güçlü bir iradeye ihtiyacı var. Bor bizimse, kâr da karar da bizim olmalıdır. Aksi takdirde, geleceğimizi satmaktan ve çocuklarımızın hakkını başkalarına devretmekten kurtulamayız. Unutmayalım ki, "Elinde maden olan güçlü değildir; onu işleyen, onu koruyan, onu stratejiye dönüştüren güçlüdür."