
Şüpheli Kadın Ölümleri Artıyor! 2025'te 178 Vaka: Adalet Nerede?
Türkiye'de 2025 yılının ilk aylarında artan şüpheli kadın ölümleri endişe yaratıyor. Bianet'in verilerine göre, yılın ilk beş ayında 178 kadının ölümü şüpheli olarak kayıtlara geçti. Bu durum, kadın cinayetleri ve erkek şiddetiyle mücadelede etkin soruşturma taleplerini yeniden gündeme getirdi. Peki, bu şüpheli ölümlerin ardında yatan gerçekler neler? Adalet arayışı içindeki ailelerin feryatları ne zaman duyulacak?
Şüpheli Kadın Ölümleri: Gerçekler Ne Kadar Karanlık?
Şüpheli kadın ölümleri, ilk bakışta doğal nedenlerle gerçekleşmiş gibi görünen, ancak detaylı inceleme sonucunda cinayet şüphesi taşıyan vakaları ifade ediyor. Bu ölümlerde genellikle fail belirsizdir veya hikaye eksiktir. En önemlisi, cinayet bulguları güçlü bir şekilde mevcuttur. Bu tür vakalar, "evinde kalp krizi geçirdi" ya da "yolda yürürken araba çarptı" gibi açık ve net olaylar değildir. Aksine, kadının yanında, yakınında, evinde veya ilişkisel bağ kurduğu erkeklerin bulunduğu, olay anının belirsiz olduğu ve çoğu zaman çelişkili ifadelerin verildiği ölümlerdir.
Bu şüpheli ölümler, kadınların yıllardır dile getirdiği en temel talebi, yani etkin ve titiz bir soruşturma yapılmasını zorunlu kılıyor. Olay yerine ilk ulaşan polis memurundan, dosyayı alan savcıya, yargılamayı yürüten hâkimden karar veren mahkemeye kadar herkesin bu sorumluluğu taşıması gerekiyor. Her şüpheli kadın ölümü, bir cinayet vakası gibi ele alınmalı, deliller toplanmalı, tanıklar dinlenmeli ve adalet ihtimali en baştan itibaren gözetilmelidir.
Adalet Arayışı: Umut Var mı?
Şüpheli kadın ölümleriyle ilgili davalarda, ailelerin adalet arayışı çoğu zaman zorlu bir süreçtir. Çarpıtılmış raporlar, tutuksuz yargılanan şüpheliler ve sürüncemede bırakılan dosyalar, ailelerin umutlarını kırmaktadır. Ancak bazı ısrarlı sesler, karşılık bulmaktadır. Örneğin, Yeşim Akbaş'ın annesi Aysun Anne'nin ısrarı sayesinde, Yargıtay savcılığı beraat kararını bozmaya hazırlanıyor. Avukat Barış Özbay, bu kararın emsal olabileceğini belirtiyor.
Adalet arayan ailelerin sesini duyurmak ve kamuoyu oluşturmak için sosyal medyanın gücü de önemli bir rol oynamaktadır. Aileler, her gün sosyal medyada çırpınarak "Kızım için adalet istiyorum" feryatlarını duyurmaya çalışıyor. Ancak birçok ailenin sesi duyulmuyor ve dosyalar ya kapatılıyor ya da sessizce sürüncemeye bırakılıyor.
Önemli davalar:
- 11 Haziran, İstanbul Şişli: Bahar Aksu davası. Kameraların gözü önünde, herkesin ortasında, eski eşi tarafından silahla öldürülen bir kadın.
- 12 Haziran, Büyükçekmece: Ezgi Çeken davası. Ezgi, öldürülmeden önce defalarca yardım istedi. Şikayet etti, anlatmaya çalıştı. Duyulmadı.
Kadınların ve çocukların adalet arayışına destek olmak isteyenler, haberleştirilmesini istedikleri dava, adaletsizlik, erkek şiddeti veya çocuk istismarı vakalarını [email protected] adresine iletebilirler.
Sonuç: Adalet ve Eşitlik Mücadelesi Devam Ediyor
Türkiye'de şüpheli kadın ölümleri, kadın cinayetleri ve erkek şiddetiyle mücadelede önemli bir sorun olarak varlığını sürdürüyor. Bu sorunun çözümü için, etkin soruşturma, yargılama süreçlerinde adalet ve kamuoyunun duyarlılığı büyük önem taşıyor. Unutulmamalıdır ki, her şüpheli kadın ölümü, bir cinayet vakası gibi ele alınmalı ve adalet sağlanmalıdır. Eşitlik mücadelesinin bitmediği, adaletli ve özgürlüklerden yana bir gelecek için hep birlikte mücadele etmeliyiz.