Kitap okurken, o kitabın sürükleyici olup olmadığına bile bakmadan hemen elimizden bırakıp, telefonu alıyoruz. Bunun için kitabı düzenli okumak gerekiyor.
Kitap okumak Türkiye’de son zamanlarda az da olsa arttı. Fakat gelişen bilgi, teknoloji ve internet ortamında kitaba yeterince zaman ayırmadığımız bir gerçek. Bunun için yapılan bir araştırmaya göre; kitabı okurken ve sıkıldığımızı fark ettiğimiz anda elimiz hemen telefona uzanıyor.
Ama çok alıştığımız Google ne olacak? Hiç araştırma yapmayacak mıyız? İnternet kötü mü? Teknolojiden uzak mı kalmalıyız? Teknoloji beynimizi değiştiriyorsa, onu terk mi etmeliyiz?
Merak etmeyin.
Bu sorunun yanıtı kocaman bir hayır…
Yazının bulunuşu, matbaanın icadı, televizyon… Hepsi de icat edildikleri dönemde insanlığı korkutmuş. Beynimiz tembelleşir diye.
Tembelleşti mi?
İNSANLIK GEÇMİŞİ İCATLARLA DOLU
Yazı ile insanlar hikâyelerini sonraki nesillere, bozulmadan, değişmeden ulaştırabildi. Matbaa ile kitaplar basıldı ve bilgi daha çok insana ulaştı. İnternet ile bilgi zaman ve mekân kısıtlaması olmadan tüm dünyaya yayıldı. İnsanlık gelişimini yaptığı icatlara borçlu.
Uzmanlar bu konuda uyarıyor. Uzmanların görüşlerine göre, kitabı alıp okuduğunuzda biraz bekleyin ve okumaya devam edin. Eğer okuduğunuz kitap sizi alıp sürüklemiyorsa başka bir kitaba geçin ve asla telefonu elinize almayın.
Eğer yeniden uzun süreli okuma işlemine dönersek, beynimiz de buna alışır. Konsantrasyonu daha uzun süre koruyabiliriz. Beyin de bu şekilde geliştirir kendini.
“TELEFON…”
Uzman Bahar Üner’i dinleyelim; “Küçüklüğümden beri kitap oburuyum. Son yıllarda okumak ve anlamak için kendimi bayağı bir vermem gerektiğini fark ediyorum. Alıyorum kitabı. Kitap çok sürükleyici değilse bir de bakıyorum ki bırakmışım. Elime telefonumu almışım.”