Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, İsrail'in Gazze'deki askeri operasyonlarına yönelik sert eleştirilerde bulundu. Kallas, İsrail'in eylemlerinin orantılı meşru müdafaa sınırlarını aştığını belirterek, bölgede yaşanan insani krizin derinleştiğine dikkat çekti ve acil ateşkes çağrısında bulundu.
AB'den Filistin'e Destek Mesajı
Lüksemburg'da düzenlenen AB Dışişleri Bakanları Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulunan Kallas, Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa ile ilk “AB-Filistin Yönetimi Yüksek Düzeyli Diyalog Toplantısı”nı yapacaklarını duyurdu. AB üyesi ülkelerin tamamının iki devletli çözüm konusunda uzlaştığını vurgulayan Kallas, Filistin yönetimine destek amacıyla üç yıl boyunca toplam 1,6 milyar avroluk yardım önerdiklerini ifade etti.
Kallas, "Arabulucuların yeniden müzakere masasına dönmesi, ateşkesin sağlanması, insani yardımların ulaştırılması ve tüm esirlerin serbest bırakılması gerçekten çok önemli. Bu süreç politize edilmemeli." şeklinde konuştu. Bu açıklamalar, AB'nin Filistin'e verdiği önemi ve bölgedeki barış sürecine katkı sağlama arzusunu açıkça ortaya koyuyor.
Gazze'nin Yeniden İnşası İçin Arap Planı
Kallas, Arap ülkelerinin Gazze'nin yeniden inşası planını memnuniyetle karşıladıklarını ancak bu planın "güvenlik, finansman ve Gazze'nin yönetimi" olmak üzere üç önemli unsurdan yoksun olduğunu belirtti. Bu eksikliklerin giderilmesi için uluslararası ortaklarla çalışmaya hazır olduklarını ifade etti. Kahire'de düzenlenen olağanüstü Arap Birliği Zirvesi'nde, Filistinlileri yerinden etmeden Gazze Şeridi'nin yeniden inşasını öngören "Arap Planı" kabul edilmiş ve planın maliyetinin 5 yıla yayılarak yaklaşık 53 milyar dolar olacağı belirtilmişti.
Gazze'nin yeniden inşası, bölgedeki istikrarın sağlanması ve insani krizin hafifletilmesi açısından kritik öneme sahip. Uluslararası toplumun bu konuda işbirliği yapması, bölgede kalıcı bir barışın tesis edilmesine katkı sağlayacaktır.
İsrail'in Eylemleri Orantılı Savunmayı Aşıyor
Kallas'ın İsrail'e yönelik eleştirileri, uluslararası arenada yankı uyandırdı. AB'nin, İsrail'in kendini savunma hakkını kabul etmekle birlikte, mevcut eylemlerinin orantılı meşru müdafaa sınırlarını aştığı yönündeki değerlendirmesi, bölgedeki gerginliğin daha da artmasına neden olabilir. Bu durum, uluslararası toplumun İsrail-Filistin meselesine daha aktif bir şekilde müdahil olmasını gerektirebilir.
Sonuç olarak, AB Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas'ın açıklamaları, İsrail-Filistin meselesinde yeni bir dönemin başlangıcı olabilir. AB'nin Filistin'e verdiği destek ve İsrail'e yönelik eleştirileri, bölgedeki dengeleri değiştirebilir ve barış sürecine yeni bir ivme kazandırabilir. Ancak, bu sürecin başarıya ulaşması için uluslararası toplumun işbirliği ve kararlılığı şarttır.
